Geçen haftaki köşe yazımızdan geride kalan deniz yolculuğuna devam ediyoruz;
Açık denizdeki gemi yolculuğunda, gemiye binmeden önce yolculardan bir anket formu doldurması istenir. Bu sorular ise;
Yaşınız kaçtır?
Herhangi bir kronik rahatsızlığınız var mıdır?
Daha önce salgın bir hastalık geçirdiniz mi?
Sorulardan birkaçına cevabınız “Evet” ise, olası bir durum için yakınlarınızdan iki kişinin ismini ve iletişim bilgilerini yazmanız istenir.
Gemi yolculuğunda, fırtına esnasında gemi sallandığında hastalananlar olabilir. Midesi bulanıp istifra edenler etrafı batırdığında, çalışanların kendi aralarında oluşturduğu bir iletişim dili vardır. Duruma göre olay yeri bariyerlerle çevrilir, çevredekilerin görmemesi için üzeri kumlarla örtülerek görüntüsü gizlenir. Sonra ortam temizlenir. Yolcular bu olaydan haberdar olmazlar.
Yolculuk esnasında çeşitli sebeplerden dolayı hastalananlar ve ölenler olabilir. Ölüm sonrasında cenaze ne yapılır sizce? Gemide cenaze namazı kılınmaz, imam ya da papaz da bulunmaz. Ölenler denize mi atılacak? Tabi ki değil. Yoksa helikopterle gelip ölenleri mi alacaklar? O da mümkün değil. Geminin ilk vardığı limanda ölenler başka ülkelere mi bırakılacak? Ya da gemi limana geri mi dönecek? Bunlar da mümkün değil. Peki o zaman ne olacak?
Elbette gemi rotasında devam edecektir…
Gemide hayat; eğlence, yeme-içme, yaş günü kutlamaları ve her türlü faaliyet devam eder. Kaptan nikah da kıyabilir. Bu programlardan geri kalınmaz. Gemide karantina hayatı daima hüküm sürer. Kısacası bir gemide, günümüz dünyasının yaşam şekli aynen devam eder. Gemideki kapalı alanların suni iklimlendirme sistemi; ortamda mikrop ve virüslerin yayılmaması için ortamın sıcaklığı 17-18 °C olarak sabit tutulur..
Açık denizde gemi yolcuları; hasta olanlardan, ölenlerden ve çalışanların ne ile uğraştığından haberi bile olmaz. Yolculuk boyunca gemidekiler yaşam şeklini, eğlenceyi, yeme-içmeyi; çalışanlar hizmet etmeyi ve kaptan ise gemiyi limana ulaştırma çabasında olur. Gemi; rotasında yolculuğuna yolcular, çalışanlar ve ölenler de hep birlikte devam eder.
Gemi limana vardığı zaman ölenler, yolcuların haberi bile olmadan indirilir. Bu durumdan yolcuların hiçbirinin haberi olmaz, bu durum akıllarına bile gelmez. Sadece, gemiye girerken verilen iletişim bilgilerine göre cenaze yakınlarına teslim edilir.
Faresiz de gemi olmaz. Ambardaki fareler ise fırtına koptuğu zaman güverteye çıkarlar. Fırtınadaki dalgalar, güverteyi farelerden temizler ve arındırır. Bu durum sadece fare avcılarının işini kolaylaştırır. Bir süre onları rahatlatır. Yine de gemide farelerden az da olsa kalanlar olacaktır. Tarih boyunca, gemide fareler hiç eksik olmamıştır… Gemi denizdeki rotasına devam eder ve batmaz…
Alev Alatlı’nın da dediği gibi;
“Türkiye batmaz, batarsa okyanus taşar. Okyanus taşarsa da pek çok kıta ülkesi de batar. Bunu da hiç kimse göze alamaz.”
Bu ülke tarih boyunca pek çok olaylara, savaşlara, fırtınalara ve salgın hastalıklara maruz kalmıştır. Ancak bu tür felaketlere karşı mücadelesini sürdürerek zaman sorunların üstesinden gelmeyi de başarmıştır. Peki bu başarı nasıl sağlanmıştır? Tarih boyunca tüm milletlere örnek olan birliğimiz, beraberliğimiz ve birbirimize yetebilmemiz sayesindedir. Muhtaç olduğumuz kudretin kendi asil kanımızda olduğu bilinciyle.. Her daim olduğu gibi bu Covid-19 fırtınası mücadelesinde de biz bize yeteriz.
Nazım Hikmet’in dediği gibi;
“Biraz daha sabır
Biraz daha inat…
Kapının arkasında bekleyen,
Ölüm değil, hayat…”
Sözün özü;
Yeter ki biz birbirimize sabretmeyi, saygıyı ve birbirimizle yetinmeyi bilelim…
Sevgiyle ve sağlıcakla kalın.