Sağlıklı ömür ile hayatını hala sürdürmekte olan babam askerliğini Antakya’da jandarma olarak yapmış. Okuma yazması olduğu için karakol çavuşu jandarma astsubayı, babama yazıcılık görevi vermiştir. Babam jandarma yazıcı olarak, karakola gelen evrakların kaydını ve kırsal alanda evrakların dağıtım işlerini 24 ay süren askerlik görevi boyunca layıkıyla gerçekleştirmiştir. Askerlik dönüşünde de nahiyede köy katipliği yapmıştır. Nahiye; Osmanlı’nın son zamanları, Cumhuriyetin ilk zamanlarında merkezi yönetime bağlı, taşra yönetim birimidir. Köyden ve kasabadan büyük, ilçeden küçük yerleşim yeridir. Nahiye o yıllarda müdür tarafından yönetilir.
Konya-Kızören nahiyesi müdürü; Vanlı, iri yarı, heybetli ve gür sesli bir adamdı. Köylü tarafından “Koca müdür” ya da “Kürt müdür” lakabı ile tanınırdı. Köylüler koca müdürü, en üst düzey yönetici gibi görür, saygıda kusur etmezlerdi. Yörenin yaşlıları bile müdüre olan saygısından dolayı elini öpmek isterlerdi. Köylünün gözünde müdürün; disiplinli, saygın, husumetleri gören ve çözen, vakur bir duruşu vardı. Ölünceye kadar yöreyle ilişkisini sürdüren, çoğu insana yol gösteren, bürokratik işlerinde yardımcı olan, herkes tarafından sevilen, vefalı bir müdürdü.
1945-1950 yıllarında, kadınların söz hakkının en az olduğu dönemlerde nenem ise; köy ihtiyar heyetinde görevliydi. Nenem, muhtardan sonra ilk aza üyeydi. Nahiye müdürü ve muhtardan sonra söz sahibiydi. Nenem; otoriter, hakkı ve hukuku gözeten, “Deli kız” lakabıyla tanınan, yöredeki sorunlu hukuki işleri, Konya’daki avukatına danışıp mevzuatı da o zamana göre takip eden, “avukat nene” diye anılırdı. İlk eşini istiklal harbinde kaybetmiş, altı çocuk sahibi bir Anadolu kadınıydı. Babam, nenemin en küçük oğludur.
Nenem, Nahiyedeki okula civar köylerden gelen çocukların ihtiyaçlarını ve binek hayvanlarının yem, su ihtiyaçlarını karşılardı. O dönemin nahiyesinde ilkokulu okuyan çocuklar nenemi çok iyi bilirler.
Bir gün koca müdür, nahiye müdürlüğünde bulunan evrakların dağıtımı ve gelen evrak kaydının tutulması için bir köy katibine ihtiyaç duyar ve okuma yazması olan birinin başvurmasını ister. Bu ilana sadece babam başvurur. Başvuru sonrası köy sakinleri müdüre itiraz ederler. Koca müdürün kapısına dayanarak, babamın köy kâtibi olmasını istemediklerini söylerler. Koca müdür, köylülerin itirazı üzerine neden bu olaya karşı çıktıklarını sorar. Köylüler, hiçbir sebep göstermeden, yalnızca köyün içerisinden birinin kâtip olmasını uygun bulmadıklarını söylerler. Koca müdür ise, bu duruma bir türlü anlam veremez.
Köylülere dönerek der ki; “Siz yavşan beyleri, bağrınızı bitler yer, malınızı da itler yer…
Ova köylerinde yavşan otu çokça yetişmektedir. Makilik, mera alanlarda koyunlar da genelde bu otla beslenir. Dolayısıyla süte ve yoğurda aroması siner. O dönemde Anadolu’nun çoğu yeri gibi köyü de bitler ve pireler sarar. Ovada otlayan koyunu, kuzuyu da çakallar kapar. Tilki ise kümesteki hayvanları götürür. Koca müdür bundan yola çıkarak bu sözü söyler.
Neticede bütün itirazlara rağmen koca müdür, babamı köy kâtibi yapar. Babam çok uzun süreli olmasa da birkaç yıl; bazen atla, bazen bisikletle, bazen de yaya olarak köy köy dolaşarak katiplik görevini sürdürür. Daha sonra tarla işleri, yalnızlık ve köy muhtarıyla anlaşmazlık sebebiyle katiplik görevini bırakır.
Sene 1964’te babam köyden şehre göçmüştür. Konya’da Yediler Mahallesinde seçimle geldiği muhtarlık görevini iki dönem sürdürmüştür. Babam geçmişten gelen ve atadan intikal eden yarı kamusal görev arzusunu ancak yedi yıl devam ettirebilmiştir. Siyasilerle ve siyasetle ilgisi olmamıştır. Köyde tarımla, şehirde ise ticaretle uğraşmıştır.
Şairin dediği gibi;
“Ehline denk gelmeyen her şey ziyan olur. Can da, inci mercan da…”
Anlaşılan o ki dün yaşananlar bugün de devam etmektedir. Dışarıdan gelen, yöreyi bilmeyen, vatandaşa uzakta duran, vurdumduymaz, sadece verilen görevi yapan ve sosyal ilişkilerden bihaber yöneticilerin görevlendirilmesi dünden bugüne süregelmiştir. Bu durum halen de devam etmektedir.
“Bir şeye sahip olmak değil, layık olmak önemlidir…” Erich Fromm
Kalın sağlıcakla, canlar…